© Ekonom

''İsrail’in İran'a saldırılarını asla tasvip etmiyoruz''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İran'ın egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik saldırıları kimden gelirse gelsin, asla tasvip etmiyor, tepkimizi de açıkça ortaya koyuyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da, Memur-Sen 30. Yıl Vefa Buluşması programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan'ı rahmetle andı. İnan'ın türlü imkansızlıklarla, gizli, açık, çeşitli ve yasaklara rağmen kurduğu Memur-Sen'in bugün 30. yaşını kutladıklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, soğuk savaşçılarından kalma ideolojik kalıplara hapsolmayı reddeden çatışmacı sendikacılık anlayışını elinin tersiyle itip ilkeli sorumlu ve çözüm odaklı bir tutum benimseyen mikro planda kamu görevlilerinin makro düzeyde milletin ve demokrasinin savunuculuğunu üstlenen en keskin virajlarda dahi savrulmadığını en kritik süreçlerde milli iradenin yanında saf tutan zor zamanlarda demokrasiye sahip çıkan Memur-Sen başarı hanesini her gün yeni yıldızlarla süslediğini söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

 

"Kibirli vesayet odaklarının ‘Bin yıl sürecek dediği 28 Şubat darbesinden 27 Nisan bildirisine kat sayı adaletsizliği ve başörtüsü yasaklarından milletimizin oyuyla iktidara gelen partimize yönelik kapatma davasına gezi kalkışmasından 17-25 Aralık emniyet yargı kumpaslarına 15 Temmuz'daki hain darbe teşebbüsüne kadar istiklal ve istikbalimizi hedef alan tüm saldırılarda memursan hiç tereddütsüz bir şekilde milletimizin ve demokrasinin yanında saf tutmuştur. 6 Şubat'ta yaşadığımız asrın felaketi başta olmak üzere orman yangınlarında sel felaketlerinde, afet ve salgın günlerinde memursan hep sahadaydı. Tüm kapasitesiyle milletimizin yanındaydı. Sadece sınırlarımız içinde değil yurt dışında da milletimizi başarıyla temsil ettiniz."

Memur-Sen'in asli vazifesini de yerine getirdiğini belirten Erdoğan, 1 milyon 79 bin kişilik kadrosuyla memursan uluslararası sendikacılık faaliyetlerinde de önemli bir ivme yakalamıştır. 25 ülkeden 33 konfederasyonun yer aldığı 30 milyona aşkın emekçiyi temsil eden uluslararası emek konfederasyonunun kuruluşuna öncülük etmiştir. Diğer taraftan aynı zamanda bir sendikacılık mektebi olan Genç Memur-Sen geleceğimizin mihmandarı gençlerimizin akademik, sosyal ve kültürel gelişimleri için pek çok çalışmayı hayata geçiriyor. Kadın komisyonumuz artan asimetrik tehditler karşısında aile kurumuna sahip çıkan faaliyetler gerçekleştiriyor. Daha burada savunmayacağımız nice başarıyı nice faaliyeti nice önemli çalışmayı gerçekleştiren memur senle iftihar ediyoruz" diye konuştu. Erdoğan, Memur-Sen'in prensiplerini ve değerlerini muhafaza ederek kurumsal kapasitelerini güçlendirerek yola devam edeceklerini bildirdi.

 

Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi, güçlenmesi, 86 milyon vatandaşın daha müreffeh bir ülkede yaşaması için göreve geldikleri ilk günden bu yana aşkla, şevkle aralıksız çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, "23 yıllık iktidarımızda Allah'ın yardımı aziz milletimizin desteğiyle sayısız engelleri açtık. Her alanda çok önemli mesafeler kat ettik. Gerek anayasa gerekse kanun ve mevzuat düzeyinde yaptığımız düzenlemelerle toplumun tüm kesimlerinin önünü açtık. Kamu hizmetlerinin etkin, hızlı, eşit ve verimli bir şekilde milletimize sunulabilmesi için gerekli tüm tedbirleri aldık. Devletimizin kerim vasfını hiç olmadığı kadar güçlendirdik. Dahası bu vatandaşlarımıza bizzat hissettirdik. Bizim iktidarımızla birlikte milletimiz uzun yıllar sonra kendine hizmet eden üstenci değil halkına hizmetkar olmayı şeref bilen bir anlayışla tanıştı. Kamu yönetiminde köklü bir paradigma değişimi yaşandı. Tek parti ve vesayet dönemlerinde devlet ile millet arasına çekilen dikenli telleri birer birer kaldırdık. Cumhuru cumhuriyetle buluşturduk. Devleti milletle kucaklaştırdık.

Yine bu süreçte Memur-Sen gibi sendikalarımızla diyalog içerisinde kamu görevlilerimizin çok önemli taleplerini hayata geçirdik. Geriye dönüp baktığımızda her birinin önemi bugün daha iyi anlaşılan düzenlemelerle memurlarımızın mali ve sosyal haklarını güçlendirdik.

 

Demokratik haklar konusunda son derece önemli atılımlar gerçekleştirdik. 2002- 2010 yılları arasında kamu çalışanlarımıza ilave bir derece verdik. Disiplin cezalarının affedilmesinden, disiplin kurullarında sendika temsilcilerinin yer almasına kadar çalışanlarımızın lehine adımlar attık. Aile yardım ödeneğini artırdık. Çocuk yardımlarını güçlendirdik. Engelli yakını olan memurlarımıza tayin kolaylığı getirdik. Refakat izni tanıdık. Maaş promosyonlarının tamamının kamu görevlerine ödenmesini sağladık. 2010 anayasa referandumu ile kamu görevlerine toplu sözleşme hakkı getirdik" şeklinde konuştu.

 

Toplu sözleşme primlerini toplu sözleşme ikramiyesine dönüştürdüklerini aktaran Erdoğan, "Emekli memurlarımızın maaş ve ikramiyelerinde ciddi artışlar yaptık. 2011 ve 2013 yıllarında 280 bin, 2023'te ise 460 bin personeli kadroya geçirdik" dedi.

Bir dönem Türkiye'nin en temel sorunlarından biri ayrımcılık olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Kamu görevlilerimiz sırf inançlarını yaşamaya çalıştıkları için fişleniyor, baskıya maruz kalıyorlardı. Sadece dinini hayatına tatbik ettiği için irticacı, gerici, tarikatçı, yobaz denilerek tahkir ediyorlardı. ‘Selamünaleyküm' diyenler ‘elhamdülillah' diyenler namaz kılanlar, hacca gidenler oruç tutanlar bilhassa belli dönemlerde hor görüldü.

 

Çalıştıkları kurumlarda psikolojik baskıya muhatap oldu.

On yıllar boyunca özellikle bürokraside ideolojik bir kast sistemi Bunun konuşulmasını tartışılmasını asla istemediler. Kendi kılanları, kendi hizipleri dışında kimseye hayat hakkı tanımadılar. Millete ‘bidon kafalı' dediler, ‘göbeğini kaşıyan' adam dediler. Bizim burada edebimizin el vermeyeceği ifadelerle insanımıza hakaret ettiler. Bunların hepsini ve çok daha fazlasını sizlerle birlikte gördük. Baskının her türlüsünü iliklerimizi kadar yine sizlerle beraber yaşadık. Milletin iradesine ve demokrasimize vurulan zincirleri de siz Memur-Sen'li kardeşlerimle birlikte parçaladık. Hamdolsun. Azgın azınlığın sessiz çoğunluğa hayat tarzı dayattı, baskı uyguladığı parmak salladığı o karanlık günler artık geride kaldı. Haç farizasını yerine getirmek isteyen kamu çalışanlarımıza ücretsiz izin hakkı tanıdık. Cuma namazı vaktini ihtiva eden izin düzenlemesini uygulamaya aldık. Başörtüsüne yönelik faşizan, yasakçı uygulamalara son verdik. Bugün kadınlar hiçbir kısıtlama olmadan tüm kamu kurumlarında özgürce çalışabiliyorlar. Milletin oylarıyla meclise başörtüsüyle girdiği için hanım kardeşlerimize kürsüden had bildirildiği gazete köşelerinden iffetlerine ahlaksızca dil uzatıldığı karanlık günlerden bugün başörtülü hakimlerin, savcıların, valilerin, büyük elçilerin, siyasetçilerin, bakanların olduğu günlere geldik. Hedefimiz uğruna bedel ödeyerek elde ettiğimiz bütün bu kazanımların yeni anayasada daha sağlam bir güvenceye kavuşturulmasıdır. Zaman zaman şahit olduğumuz hadsizliklerin, küstahlıkların insanımızın en temel haklarını kullanmasından duyulan tahammülsüzlüklerin önünü ancak bu şekilde tamamen kesebiliriz" diye konuştu.

 

Gelecek nesilleri kendilerinin yaşadıklarını yaşamamaları için başörtüsünden, sakalından, sarığından, çarşafından dolayı kimsenin ötekileştirilmediği bir iklimi bu ülkede tesis ve tahkim etmek durumunda olduklarını bildiren Erdoğan, "Bizim hepimizin varlık gayesi işte budur. Geride bırakacağımız en büyük miras böyle bir Türkiye olacaktır. Ülkemizi yeni sivil ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma mücadelemize vereceğiniz desteği bu bakımdan çok önemli buluyorum. Memur sen den" Cumhur İttifakı olarak başlatıp bir devlet projesi olarak yürüttüğümüz Terörsüz Türkiye girişimimize de katkı sunmasını bu hayırlı süreci samimiyetle sahiplenmesini bekliyorum" ifadelerini kullandı.

 

Yasaklarla mücadelenin yanı sıra özlük haklarıyla ilgili de önemli adımlar attıklarını anımsatan Erdoğan, "Kamu görevlileri dahil tüm çalışanlarımızın ücretlerinde asgari ücret tutarı kadar gelir vergisi muafiyeti getirdik. 5 milyon 300 bin kişiyi kapsayan ek gösterge düzenlemesini hayata geçirdik. Ana muhalefetin anayasa mahkemesine götürerek iptal ettirdiği toplu sözleşme ikramiyesi için yeni bir düzenleme yaparak bu ikramiyenin sendika üyesi tüm kamu görevlilerimize ödenmesini temin ettik. Kısa süre önce üniversite idari personelinin yer değişikliği çalışmasını başarıyla tamamlayarak yürürlüğe aldık. Kamuda sendika bilincini yaygınlaştırdık. Bakınız 2002'de kamu görevlilerinin sendikalaşma oranı yüzde 47, 94'tü. Bu oran 2024 yılında yüzde 75,18'e çıktı. 2002 yılında 650 bin 770 olan sendika üyesi bugün 2 milyon 251 bine yükseldi. 23 yıl önce 44 sendika varken bugün 286 sendikamız mevcut. Özetin özeti mahiyetindeki bu tablo bizim kamu sendikacılığının gelişip büyümesine verdiğimiz önemi çok net biçimde ortaya koyuyor" diye konuştu.

2025 yılı Ocak ayında yaptığımız zamlarla en düşük devlet memuru maaşını 43 bin 726 liraya ulaştırdıklarını ifade eden Erdoğan, "Bu artışla birlikte 2002'den bu yana en düşük memur maaşındaki reel artış yüzde 266'ya yükseldi. Şimdi önümüzde yeni bir toplu sözleşme dönemi var. 2026-2027 yıllarını kapsayacak 8. Dönem kamu toplu sözleşme görüşmeleri inşallah Ağustos ayında başlayacak. Bu görüşmelerde sendikaların taleplerini can kulağıyla dinleyecek, gerçekleri gözetecek, ekonomimizin imkanlarıyla kamu çalışanlarımızın refahını dengeleyen bir yol haritası çizmeye özen göstereceğiz" dedi.

 

23 yılda kamu çalışanları için verilen mücadele attığı adımlar hayata geçirilen reformlar ortada olduğunu belirten Erdoğan, "Türk ekonomisi büyüdükçe bundan ortaya çıkan katma değerin toplumun tüm kesimlerine adaletli bir şekilde yayılmasını sağladık. Üreticilerimiz, çiftçilerimiz, emekçilerimiz, sanayicilerimiz gibi kamu görevlilerimizin de haklarını layıkıyla korumak, şartlarını iyileştirmek, onları enflasyona ezdirmemek bizim asli vazifemizdir. Şimdiye kadar kamu görevlilerimizin sosyal, mali ve özlük haklarını nasıl geliştirdiysek yeni dönem toplu sözleşme sürecinde de inşallah aynı prensiple hareket edeceğiz" şeklinde konuştu.

 

"Gazze Soykırımı'nda İsrail'e karşı en net duruşu sergileyen ülkelerden biri olduk"

 

Bölgede ve dünyada olup bitenleri yakından takip ettiklerini aktaran Erdoğan, "Türkiye olarak bir yandan toplam faturası 100 milyar doları aşan 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmak için mücadele ediyor. Diğer yandan da bölgemizdeki çatışmaları ve krizleri suhuletle yönetmeye çalışıyoruz. Üç buçuk yılını tamamlayan Rusya Ukrayna Savaşı'nın ülkemize sirayet etmesine izin vermedik. 7 Ekim 2023'ten beri devam eden Gazze Soykırımı'nda İsrail'e karşı en net duruşu sergileyen ülkelerden biri olduk. Soykırımcı İsrail ile tüm ticari işlemleri durdurarak toplamda 9 milyar doları bulan bir rakamdan sarfı nazar ettik" ifadelerini kullandı.

 

"İran'ın egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik saldırıları kimden gelirse gelsin, asla tasvip etmiyor, tepkimizi de açıkça ortaya koyuyoruz"

 

CHP'nin Filistin direnişine terör çamuru atarken kendilerinin Gazze'li yanında dimdik durduklarını vurgulayan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

 

" Son olarak İsrail ve destekçilerinin komşumuz İran'a yönelik saldırılarının daha büyük bir felakete dönüşmemesi için yoğun çaba harcıyoruz. İran'ın egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik saldırıları kimden gelirse gelsin, asla tasvip etmiyor, tepkimizi de açıkça ortaya koyuyoruz. Hafta sonu İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi'nin 51. Oturumuna İstanbul'da 2 gün boyunca ev sahipliği yaptık".

 

"86 milyonun kılına zarar gelmemesi için ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, onu yapacağız da yapıyoruz"

 

NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne katılmak üzere Lahey' gideceklerini açıklayan Erdoğan, "Gerek biz, gerek Dışişleri Bakanımız, gerekse diğer arkadaşlarımız telafisi mümkün olmayan acılar yaşanmaması için seferber olmuş durumdayız. Hep beraber ülkemizi dalga boyu sürekli yükselen fırtınalı sulardan bir an önce sakin sulara ulaştırmanın derdindeyiz. Günü birlik politikalarla değil dağın arkasındaki tehlikeleri gören bunlara erkenden tedbir alan uzun erimli bir bakış açısıyla hareket ediyoruz. Milletimiz gönlünü ferah tutsun. 86 milyonun kılına zarar gelmemesi için ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, onu yapacağız da yapıyoruz" ifadelerine yer verdi.

 

Son 2 yıldır kararlılıkla uyguladıkları ekonomi programının olumlu neticelerini hamdolsun almaya başladıklarını bildiren Erdoğan, "Enflasyon hedeflerimiz gerçekleştikçe inşallah alım gücündeki artış daha fazla hissedilecek. Bunun da kazananı 86 milyonun tamamı olacak. Kısa vadeli hesaplar bu ülkeye her zaman kaybettirmiştir. Popülizm bu millete geçmişte çok ağır faturalar yüklemiştir" dedi.

 

"Ana muhalefet partisinin genel başkanı yeniden gündeme getirdiği sorumsuz boykot listeleriyle Türk ekonomisine ve milli markalara alenen darbe vurmaya çalışıyor"

Seçim meydanlarında bol keseden atıp tutup şimdi belediye işçilerini kapı dışarı edenlerin kışkırtmalarına prim vermediklerinin altını çizen Erdoğan, "Dikkat ederseniz bir tarafta İsrail ve ortakları komşumuz İran'a saldırıyor diğer tarafta ana muhalefet partisinin genel başkanı yeniden gündeme getirdiği sorumsuz boykot listeleriyle Türk ekonomisine ve milli markalara alenen darbe vurmaya çalışıyor. Belediyeler üzerinden iş dünyasını esnafı, tüccarı haraca bağlamış 3-5 yan kesiciyi korumak adına utanmadan milletin ekmeğiyle oynuyor. Kimse kusura bakmasın.

 

Çevremiz ateş çemberiyle sarılıyken böyle bir dönemde çıkıp yeni boykot listeleriyle istihdam sağlayan milli markaları hedef göstermek, gaflet değilse ekonomiye savaş açmak demektir. Dünyayı takip eden ülkesini seven, milletine karşı mesuliyet duygusu olan hiç kimse bu derece şuursuz, bu derece keyfi hareket edemez. Aslında biz bunların derdinin asla kamu görevlilerimizin ve işçilerimizin hakları olmadığını geçmişte defalarca gördük. Kimseyi işten çıkarmayacağız dediler. Ellerine fırsat geçince on binlerce emekçiyi zerre acımadan kapının önüne koydular. Bugün de yandaşlarını zengin etmek, milletten çaldıklarıyla para kuleleri dikmek, ona buna hakaret etmeleri için milletin parasıyla trol orduları kurmak dışında hiçbir amaçlarının olmadığını çok iyi biliyoruz. Bırakın bizlere akıl vermeyi normal şartlarda milletin içine çıkamayacak şahısların bizi çekmek istediği tuzağa asla düşmeyeceğiz. Doğru bildiğimiz yolda emin adımlarla yürümeyi sürdüreceğiz" açıklamalarında bulundu.

 

"Çeşitli mağduriyetlere yol açan koruyucu giyim ve donanım konusunda yaşanan sorunu da inşallah çözüyoruz"

 

Kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçinin toplu sözleşme süreçleri devam ettiğini dikkat çeken Erdoğan, "Bu kardeşlerimizin kahir ekseriyeti, taşeron işçilikten kadroya aldığımız emekçilerimizden oluşuyor. Burada da hakkaniyetli ve rasyonel bir sonuca ulaşacağına inanıyorum. Son olarak çeşitli mağduriyetlere yol açan koruyucu giyim ve donanım konusunda yaşanan sorunu da inşallah çözüyoruz. Geçen hafta bununla ilgili kanun teklifimiz AK Parti grubumuz tarafından meclis başkanlığımıza sunuldu. Hayırlı uğurlu olsun. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum" dedi.

Memur-Sen'in 30.Yıl Vefa Buluşması'na katılan Erdoğan, İstiklal Marşı'nın okunmasının hemen ardından gelen telefonla salondan ayrıldı. Erdoğan görüşmesinin sonrasında programa katıldı ve konuşmasını gerçekleştirdi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER